20 Mart 2014 Perşembe

Röntgenci foto galerilerine reklam verenlerin suçu yok... mu?

Dünden bu yana Utanç Yürüyüşü haberimizde reklam verenleri neden haksız yere töhmet altında bıraktığımıza dair teknik açıklamalar getiren yorumlar aldık.  Yorum sahipleri röntgenci foto galerileri yayınlayan haber sitelerini teşhirimizi doğru bulduklarını ama reklam verenlerin reklam yerleştirmede hiçbir suçlarının olmadığı ve yanlış bir suçlamayla karşı karşıya kaldıkları görüşünde.

Tek tek yanıtlamak gerekirse:
  1. İnternet reklamı vermek isteyenler  Google Ads, ya da benzer alan satın alma siteleri, doğrudan ilgili haber sitesinin reklam departmanlarıyla doğrudan irtibata geçerek ürün yerleştirmeyi yapabiliyorlar. Tüm bunların hepsinde tarafların serbest iradeleri doğrultusunda bir hukuki sözleşme akdediliyor.  
  2. Sözleşmeler ister yazılı ister elektronik olsun çoğunlukla bir ürün yerleştirme seçeneği ile reklam verenin dikkatine sunuluyor. "Ürününüzü hangi ilgi alanlarının olduğu sitelere, sayfalara yerleştirmek istiyorsunuz, hangilerine istemiyorsunuz işaretleyiniz" vs. Bunların büyük bir kısmında yasadışı, pornografik vb içeriğe sahip sitelere koymayın gibi bir seçenek de var.
  3. Reklam verenler gerek reklam sözleşmesini imzalamadan önce, gerekse düzenli olarak daha sonra reklam verdikleri sitenin genel konsepti ve trafik yoğunluğu hakkında düzenli olarak bilgilendiriliyor.
  4. Trafik ne kadar yüksekse alınacak reklam geliri o kadar fazla oluyor. Trafiği ölçmek için kullanılan programlar, sayfa tıklanma sayısı vb verileri bağımsız olarak her iki tarafa da iletiyor.
Şimdi bütün bunlar bu şekilde ortada. Lakin bizim hiç de umrumuzda olmamalı. Çünkü hepsi konunun asıl odağını -istemli ya da istemsiz- gözden kaçıran tali tartışmalar. Kadınların rızaları dışında çekilen fotoğrafların yayınlanması ve üzerine bir de utanmadan para kazanılmasına karşı mıyız değil miyiz? Soru bu.

Çocuk pornosu veren sitelerin reklam verenlerine "bilmiyordu, bilemezdi, o da işini yapıyor" diyor muyuz? Demiyoruz, ilgili site, hadi bilemedin ilgili sayfa kapatılsın, yayından kaldırılsın diyoruz. Tartışmayı orada bitiriyoruz.

Peki neden konu cinsiyetçilik olunca etik tepki standartlarımız daha düşük?

Falanca şirket, filanca reklam ajansı reklam vermeyi seçtiği haber sitesinin o gün hangi haberi yayınlayacağını bilemez, kontrol edemez deniyor. Hadi diyelim ki bu doğru. Bu durumda bile herhangi bir orta zekalı reklamcı / reklam veren vatandaşın Milliyet.com, Takvim.com, Sabah.com gibi sitelerin genel içerikleri, ne kadar pornografik görsele dayandıklerı hakkında fikir sahibi olmayacabileceğini gülünç bir şekilde iddia etmiş oluyoruz. Ama hadi diyelim yine de doğru.

Peki bize ne bundan?! Aranızdaki teknik sorunu çözemiyor iseniz, bizi hiç ilgilendirmiyor, aramızda para toplayıp Garanti Bankası'na veya Sabah Gazetesi'ne bir bilgisayar mühendisi gönderecek halimiz yok.

Bu çirkin yayınlardan hem haber sitesi, hem reklamcı, hem de reklamı yayınlanan tüm kurumlar ortak şekilde para kazanıyor. Birbirimizi kandırmayalım. Kimsenin üzerinde töhmet kalmasın diyor isek o yayınlar siteden kaldırılmalı.

Sizi tekrar konunun ana odağına davet etmeme izin verin: En başta ve evvela genç kadınların yaşam alanları tehdit ediliyor ve üzerlerindeki baskı pekiştiriliyor.

Eğer CinsoMedya bir şeye yarayacaksa önce bu tehdidin kaldırılması için kampanyaya çağırıyor sizi, töhmet altında kalan şirketleri kurtarmak için değil...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder